Ana içeriğe atla

Totemizm

İskoç etnolog John Ferguson Mc Lennan (1827–1881) ise; dinlerin ilk safhasının totemizm olduğunu iddia etmiştir. Ona göre, ilkel insan hayvanlara, bitkilere ve tabii nesnelere canlılık ve kişilik atfettikten sonra her kabile saygı objesi olarak bunlardan birisini seçmiştir.[6] Emile Durkheim ise, Robertson Smith’den aldığı dört önemli görüşten hareket etmektedir; İlkel din, kabile kültüdür ve bu kült totemiktir. Totem ve klan birbirinden ayrılmaz. Klanın tanrısı kutsallaşmış toplumun kendisidir. Totemizm en basit ve en ilkel din biçimidir. Bu görüşlerden yola çıkan Durkheim’e göre ilk din totemizmdir.[6] Dinin kökenini totemciliğe bağlayan bir başka ilim adamı da Sigmund Freud’dür. Dine psikoanalitik bir yöntemle yaklaşan Freud’e göre din, bir yanılsamadan ibarettir ve onu doğuran da sürekliliğini sağlayan da suçluluk duygusudur. Freud, bireyin küçük yaşlarda yaşadığı bazı travmaların, uzun bir uyuklama devresinden (latens devresi) sonra buluğ çağı ve ileriki yaşlarda, tekrar gün yüzüne nevrozlarla çıkmasına benzer bir sendromun soy yaşamında da olabileceğini belirtir. Buna göre mesela, geçmişte yaşanmış cinsel şiddetle de ilgili bir travmatik olay, ileride dini doğurmuş olabilir.[7] }

Eudaimonizm (Mutçuluk) nedir?

İnsan davranışlarının mutluluk isteğiyle belirlendiği görüşüne dayanan törebilimsel akım. Antikçağ Yunan felsefesi, çoğunlukla, bir mutçuluk felsefesidir. En üstün iyi, mutluluktur. Sokrates'e göre, en üstün iyi olan mutluluk, töresel mutluluktur ki bu da bilgiyle elde edilir. Bilgiyle erişilen mutluluk, bilgenin mutluluğu, Sokrates'ten sonra hemen bütün Yunan düşünürlerince olduğu gibi kabul edilmiş bir temadır. Örneğin, hazcı Aristippos'a göre gerçek haz, sürekli olandır, sürekli olan hazza da bilgelikle varılabilir. Epikuros'a göre gerçek mutluluk, erdem yoluyla varılan bir çeşit yüksek duygusuzluk halidir. Erdem, bilgeye, kendi mutluluğuna yarayan her şeyi yaptıran, kendi mutsuzluğunu doğuracak her şeyden de kaçınmasını sağlayan bir davranıştır. Stoacı Zenon da aynı kanıdadır, en yüksek erdem mutlu yaşamaktır, buna da bilgelikle varılır, bilgelikse doğaya uygun davranmakla gerçekleşir. Bir bakıma bütün öğretiler, mutluluk amacını taşımaktadırlar. İnsan, çeşitli ...

Pietizm nedir?

PİYETİZM i. (fr. piété, dindarlıktan). Dindarlığın yenilenmesi amacını güden protestan dinî akımı. (Ruhun selâmeti için duyguya ve esas olarak ferdî planda ahlâkî hayata verdiği önem bu akımın belirgin özelliğidir.) — ansikl. Piyetizm, Luther’ci Alman kilisesinde XVII. yy. sonunda resmî kilisenin dogmacı tutumuna karşı bir tepki olarak doğdu. Köklerini İngiltere’de püritenlerle kongregasyoncuların yerleşik kiliseye karşı açtıkları savaşta aramak gerekir. Almanya’da Reformu kabul eden toplulukların ve İngiliz ilâhiyat eserlerinin etkisiyle gelişti. Al-sace’lı bir protestan papazı olan Spener ilkin Frankfurt’ta görevli bulunduğu sıralarda, daha sonra da 1675’te yayımladığı Pia Desideria adlı eseriyle piyetizm hareketinin temellerini attı. Spener bu eserinde 6 nokta üstünde durur: evrensel rahiplik kavramının yeniden değer kazanması; Kutsal Kitap’ın düzenli ve tüm olarak okutulması; ilâhiyat eğitiminin reformu; İsa’ya verilen ö-nemin belirtilmesi; ferdî duanın gerekliliği ve Kutsal Kita...

Anakronik

Anakronizm, herhangi bir olay ya da varlığın içinde bulunduğu zaman dilimi (dönem) ile kronolojik açıdan uyumsuz olması. Özellikle edebiyat ve sanatta genellikle eserin geçtiği tarihi döneme ait olmayan varlıkları ve uygulamaları belirtmek için kullanılır. Yunancadaki "karşısında" anlamına gelen ανά ile "zaman" anlamına gelen χρόνος kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulan kavram, Türkçeye Fransızca anachronisme sözcüğünden geçmiştir.[1] Köşe yazarı Emre Aköz, herhangi bir şeyin, kasıtlı veya kasıtsız olarak, başka bir tarihe taşınması demek olan ve bilgi hatalarından çok, dönemler arasındaki zıplamalar anlamına gelen Yunanca kökenli "Anakronizm" sözcüğüne Türkçe bir karşılık bulabilmek için okuyucuları arasında bir soruşturma başlattı, bu arada kendisi de zaman-bozum sözcüğünü önerdi.[2] ]